4 Nisan 2013 Perşembe

‘Tanrı parçacığı’ buluşu doğrulandı



Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) geçen yıl gerçekleştirilen tarihi deneyde keşfedildiği düşünülen Higgs parçacığının varlığı, bilim insanları tarafından daha güçlü bir şekilde doğrulandı.
Geçen yıl CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı projesinde yer alan bilim insanları, ortaya çıkarıldığı düşünülen parçacığın, “Maddenin neden kütlesi var?” sorusunun cevabının kilit unsuru olarak görülen Higgs parçacığı olduğu yönündeki kanıtlarının güçlendiğini açıkladı.

Keşfin doğrulanması, Higgs parçacığını araştıran deneydeki Atlas ve CMS adlı iki ekibin, deney döneminde yer alan verilerden iki buçuk kat daha fazla veriyi analiz etmesiyle gerçekleşti.Bilim insanlarına göre açıklığa kavuşmayan şeyse, bulunan parçacığın Higgs’in basit bir biçimi mi yoksa çok daha ‘egzotik bir şey' mi olduğu.
Bu bilim insanları, parçacığın sadece var olup olmadığını araştırmakla kalmadı, ‘karakterini' de araştırdı.

'Muhteşem sonuçlar'

Araştırmayı yürüten ekiplerden CMS’nin sözcüsü Joe Incandela yaptığı açıklamada, ‘2012’deki deneydeki tüm verilerin değerlendirilmesiyle ortaya çıkan ön sonuçların muhteşem olduğunu, Higgs parçacığının üstesinden geldiklerini, bu parçacığın ne tür bir Higgs parçacığı olduğunu anlamak içinse önlerinde uzun bir yol olduğunu’ belirtti.
İsviçre'nin Cenevre kentindeki CERN laboratuvarlarında görevli bilim insanları, geçen yıl Büyük Hadron Çarpıştırıcısı adlı dev cihazda yapılan deneyler sonunda 'Tanrı parçacığı' diye bilinen Higgs bozonunun (parçacığının) izine rastladıklarını ama varlığına kesin kanıt sunmak için yeni deneylere ihtiyaç duyulduğunu açıklamışlardı.
Basitçe anlatmak gerekirse, CERN laboratuvarında varlığı tespit edilen Higgs parçacığı, kuş tüyü bir yastığa bastırıldığında kılıfın içinde hissedilen bir bilye ve maddeye kütlesini veriyor.
CERN'deki milyar dolarlık özel test ortamında gerçekleştirilen benzersiz molekül çarpıştırmalarının sonuçlarını inceleyen bilim insanları, her atomda (kuş tüyü yastık) merkezi oluşturan protondan 130 kat daha fazla çarpışma etkisi yaratan bir parçacığın (bilye) varlığından bahsetmişlerdi.
Söz konusu varlık, adını fikir babası olan bilim insanı Peter Higgs’ten alıyor.
Bilim insanları 45 yıldır bu parçacığın izini sürüyordu.

Android'in parçalanma sorunu azalıyor...


Android'in en büyük sorunlarından bir tanesi, sonunda tarihe karışıyor...


Android'in Mart ayındaki kullanım rakamları, mobil platformun "parçalanma" sorunundan yavaşça kurtulduğunu gösteriyor.
Android'in Mart rakamları, Gingerbread (2.3) sürümünün kullanım oranının önceki aya göre yüzde 4.4 düşerek yüzde 39.8'e gerilediğini gösteriyor. Ice Cream Sandwich (4.0) ve Jelly Bean (4.1 ve 4.2) ise bir ay içinde kullanım oranını yüzde 8.5 artırmayı başardı. Android sürümlerinin kullanım oranları, Mart ayı itibariyle şöyle;
2.3 Gingerbread – yüzde 39.8
4.0 Ice Cream Sandwich – yüzde 29.3
4.1 ve 4.2 Jelly Bean – yüzde 25.0
One X, X+, Droid DNA, Butterfly gibi ceplerin de Jelly Bean güncellemesini almasıyla Jelly Bean'in pazar payının daha da artması bekleniyor.

MixBit.com: YouTube'a en ciddi rakip!


YouTube'un en büyük rakibi olmaya aday yeni video sitesi geliyor! Hem de bakın kimden...


YouTube eski kurucu ortaklarından Chad Hurley, "South by Southwest" adlı konferansta açıkladığı yeni projesi hakkında daha fazla bilgi verdi. Hurley, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada videonun geleceğinin yakın zamanda adının MixBit.com olacağı belli olan site ile değişeceğini söyledi.
YouTube'un yaptığı "Kapatıyoruz" adlı 1 Nisan şakasına da değinen Hurley: "@YouTube kapanıyor olduğu için yeni bir video paylaşım sitesi kuruyoruz... MixBit.com'a hoşgeldiniz! @Mixbit bu kez bir yarışma değil." şeklinde bir yazı da yayınladı. "South by Southwest"te yer alan bir açıkoturum esnasında yaptığı konuşmada, o sırada adı açıklanmamış olan sitenin video paylaşımı üzerine yoğunlaşacağını ancak YouTube'a hiç bir şekilde bir rakip olmayacağını söylemişti.
Site hakkında "Temel olarak video tabanlı olacağı gibi, aynı zamanda da insanlarla beraber çalışma ve içerik yaratma imkanı tanıyacak esnekliğe sahip olacak." şeklinde iddialı bir açıklama da yapan Hurley, "Cloud" tabanlı bir site mi kuruluyor sorusunu akıllara getirdi.
Hurley 2006'da YouTube'u satmış ve 2010 yılına kadar YouTube CEO'su olarak çalışmıştı. Aynı zamanda yeni sitenin Nisan ayında hazır olacağını da söyleyen Hurley'nin bu ay içerisinde daha fazla açıklama yapması bekleniyor.

8 Şubat 2011 Salı

İlginç İcatlar Ve Hikayeleri!!


 
Mucitler; Daha önce olmayan yararlı bir nesneyi keşfeden ya da üreten kişilerdir. Bugün günlük hayatımızı büyük ölçüde etkileyen bazı icatlar dışında, modern icatları tek bir mucidin keşfettiğini söylemek güçtür. Birçok icadın, şu anki modern biçimini alana dek gelişmesi yıllar sürmüştür. Modern icatların mucitleri ve bazı icatların ilginç öykülerine geçmeden evvel sunu belirtmek yerinde olacaktır; her teknolojik gelişim bir ihtiyacın sonunda ortaya çıkmış ve bilim ilerledikçe teknoloji de bu ilerlemeyi hızlandırmıştır. 
Bazi icatlarin ilginç hikayeleri 

-
Japon şirketi Sony'nin genel müdürü, golf oynarken müzik dinleyebilmesini sağlayacak bir cihaz istemişti. Bunun üzerine firma teknisyenlerinden oluşan bir ekip ilk kişisel kasetçaları geliştirdi: O da Walkman!

-
Ingiliz Percy Shaw basit bir icattan servet sahibi oldu. 1933'de sisli bir gecede neredeyse otomobiliyle bir uçurumdan aşağı düşüyordu. Otomobilin farlarından yayılan ışığın, yolun kenarındaki bir kedinin gözünden yansıması hayatını kurtardı. Bu olaydan esinlenen Shaw, kedigözü adını verdiği bir yansıtıcı icat etti. Kısa süre sonra birçok ülkenin yollarına bunlardan yerleştirildi. 
- Ilk dikiş makinesini, 1830'da Barthelemy Thimonnier adlı Fransız terzi yapmıştır. Bu makinede ayak pedalıyla döndürülen bir tekerlek, iğneyi kaldırıp indiriyordu. Bir terzi dakikada ortalama 30 dikiş atarken, bu alet 200 dikiş atabiliyordu. Ancak bir çok terzi bu makine yüzünden işini kaybedebileceği endişesine kapıldı. Öfkeli bir kalabalık bu aletlerin 80 tanesini tahrip etti.

- Ilk basarili 
elektrikli süpürgeyi, Ingiliz mühendis Hubert Booth icat etmiştir. Booth 1901'de British Vacuum Company adlı bir şirket kurdu. Booth'un Puffing Billy adını verdiği makine yakıtla çalışıyor ve evden eve, atların çektiği bir arabayla taşınıyordu. Üniforma giymiş isçiler evdeki halıları temizlemek için makinenin hortumunu pencereden içeriye uzatiyorlardi!

- Daha önce bir sağırlar okulunu yöneten ABD'de yaşayan İskoç Alexander Graham Bell çalışmalarına üniversitede devam etmiştir. Bell ve Thomas Watson adlı bir elektrik mühendisi bir mikrofon ve kulaklıktan oluşan ilk telefonu yaptılar. Tarihteki ilk
 telefon konuşmasını 10 Mart 1876'da Bell yapmıştır. Pantolonuna yanlışlıkla asit dökmüş ve arkadaşına "Bay Watson lütfen gelir misiniz?" demiştir. .
- 1816'da Fransız doktor Rene Laennec Paris sokaklarında dolaşırken, oynayan iki çocuk gördü. Çocuklardan biri elindeki tahta sopanın bir ucuna kulağını dayamıştı, öbürü ise tahtanın öteki ucuna iğneyle vuruyordu. Vuruş sesleri tahtanı
n içinden iletiliyordu. Daha sonra Laennec bir sayfa kağıdı rulo yaparak iple bağladı. Bunu hastanın göğsüne dayadığında kalp atışlarını dinleyebiliyordu. Bu alete Yunanca göğüs anlamındaki stethos sözcüğünden gelen steteskop adı verildi. 
Gerçekten enteresan: Edison, bir icad peşinde, yirmi saat çalıştığı günlerin birinde uykuya mağlup olur. Yardımcısına kendisini yarım saat sonra uyandırmasını tembih ederek çalıştığı sedire uzanır. Fakat yardımcısı yarım saat sonra öyle derin ve tatlı bir uyku içinde bulur ki Edison’u, uyandırmaya kıyamaz. Bir yarım saat daha bekler ve öyle uyandırır. Edison, uyanır uyanmaz ilk işi saati sormak olur. Durumu öğrenince de çok sevdiği asistanını şiddetle azarlar: “Sen ne hakla benim yarım saatimi yersin?”

Bir Fizikçi'nin Örnek Alması Gereken Bir Fizikçi..

Albert Einstein (14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955) 
Yahudi asıllı Alman teorik fizikçi. 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenen Albert Einstein, Görelilik kuramını (diğer adları ile İzafiyet Teorisi ya da Rölativite Kuramı) geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü'nün ve Nobel Komitesi'nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen Görelilik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)


Buluşları 

 
Einstein'ın gazetecilere dil çıkarması


Einstein'ın fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi.
Bu teori üç bölüme ayrılır:

  1. Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren Özel Görelilik (1905);
  2. Eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren Genel Görelilik (1916);
  3. Elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleştiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri.
İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır; çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar. Einstein atom ile ilgili olarak: "Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar." demiştir. Ayrıca birçok kişinin ilgisini çeken "Neden Sosyalizm?" adlı yazısı Monthly Review adlı aylık dergisinin, ilk sayısının, ilk yazısıdır.

İşte Bilmediğimiz İlginç Bilgiler!!!!

KARANLIKTA,KEDİLERİN GÖZÜ NEDEN PARLAR?

Kedilerin gözlerinde ışığı yansıtan bir madde bulunur. Ağ tabakasının arkasındaki bu madde,üzerine düşen ışığı birkaç misli çoğaltarak geri yansıtır.

UÇAK GÜRÜLTÜSÜ,NEDEN EVİMİZİ TİTREŞTİRİR?

Sesler havayı titreştirerek uzaklara ulaşır. Titreşen molekülleri çarptıkları yeri de titreştirirler. Uçaklar büyük gürültü çıkardıkları için,oluşturdukları titreşimde fazla olur. Bu titreşimler evimizi ve pencerelerimizi sallayabilir,havasız yerlerle ses iletilemez.

SU NEDEN SES ÇIKARIR?

Bir ırmağın ya da, bir bardaktan diğer bardağa boşalttığımız suyun sesini dinlediniz mi hiç? Su sesinin dinlendirici bir etkisi vardır üstelik. Bu hoş sesi, hareket eden suyun içindeki hava kabarcıkları çıkarır. Tıpkı bir zilin sallanan tokmağı gibidir bu kabarcıklar. Sıkışıp, sonra boşaltırlar havalarını. Bu hava kabarcıklarını, bir bardaktan diğer bardağa boşalttığınız suyun içinde rahatlıkla görebilirsiniz.

KAMERA RESİMLERİ NASIL KAYDEDER?

Görüntüyü elektrik sinyallerine dönüştürerek.

SESİN HIZI NEDİR?


Sesin, havada bir saniyedeki hızı 344 metre, bir dakikadaki hızı 20.400 metre, bir saatteki hızı 1.224 km’dir. Katı cisimler üzerinde ses hızı daha fazladır. Suda ses bir saniyede 1.461 metre, ağaç üzerinde 2786 metre, demirde 5127 metre, taşta ise 6000 metre hıza ulaşır. Sesten daha hızlı uçan uçakların sesini biz, patlamalar şeklinde duyarız.


IŞIĞIN HIZI NEDİR?


Bir saniyede 300.000 km yol kateden ışık sesten daha hızlıdır. Bu nedenle, yıldırımın sesini duymadan önce ışığını görürüz. Güneş ışınları dünyamıza gelebilmek için, 149.5 milyon km’lik yolu 8 dakika 18 saniyede alır.
GÖK NEDEN GÜRLER? 


Şimşek çakması sonucunda ortaya çıkan sıcaklık havayı ısıtır ve genişletir. Bu genleşme sonucunda birbirinden hızla uzaklaşan hava molekülleri, gök gürültüsü dediğimiz o korkunç sesi çıkarırlar.

İNSAN NEDEN HORLAR?

Boğazımızda sarkık duran bir et parçası vardır. Ağzımızı iyice açıp da aynaya bakarsak bu et parçasını görebiliriz. Sırtüstü ve ağzı açık bir şekilde uyuyan insan derin derin nefes alınca, bu et parçası titreşir ve horultu dediğimiz sesin çıkmasına sebep olur. Kişi ağzını kapatır veya yön dönerse horultu kesilir.

YIRTILAN KAĞITTAN NİÇİN SES ÇIKAR?

Selüloz liflerinden oluşan kağıtları yırttığımızda bir ses duyarız. Kağıdı ne kadar hızlı yırtarsak, ses de o kadar fazla olur. Yırttığımız kağıdın lifleri koparken bir titreşim meydana gelir. Bu titreşimlerde havada ses dalgalarının oluşmasına sebep olur. Kağıdı hızla yırtarsak, belirli bir zaman aralığında daha fazla lif yırtmış oluruz. Kısa zamana sığdırılan çok sayıdaki titreşim, sesin perdesinin de yükselmesine sebep olur.

Bilim adamları ışığı bir enerji türü olarak kabul ediyorlar. Işık enerjisi taşıyan ışınlar uzayda dalgalar ya da dalgacıklar biçiminde,doğrusal olarak yol alırlar. Işık dalgaları çok hızlı hareket ederler. 300 milyon metrelik bir mesafeyi kat etmeleri yalnızca 1 saniye alır. 


Bu, Güneş’ten bize ulaşmak için 150 Milyon kilometrelik bir yol kat etmesi gereken ışığın bu uzaklığı yalnızca 8 dakikada aldığı anlamına gelir. Bizden 400 bin kilometre uzakta olan Ay’dan yansıyan Güneş ışığının Dünyamıza ulaşması ise bir saniyeden biraz faza sürer.

Işığın nasıl davrandığı ve nereden geldiği konusunda oldukça çok şey biliyoruz; ama ışığın tam olarak ne olduğunu kimse söyleyemiyor.

Ancak gezegenimizdeki yaşamın ışıktan gelen enerji olmadan devam edemeyeceğini kesin olarak biliyoruz.

Işık birazda sese benzer. Ses de dalgalar biçiminde yayılır ve çok uzaklara ulaşabilir; ancak sesin hızı çok düşüktür. Havada yayılma hızı saniyede yalnızca 340 metredir. Endonezya’daki Krakatoa yanardağının patlaması, binlerce kilometre uzaktaki Avustralya’da yaklaşık 2 saat sonra duyulmuştu. Okyanuslardaki balinalar birbirleri ile yüzlerce kilometre uzaktan duyulabilen seslerle anlaşırlar. Ses dalgaları derin okyanus diplerinin araştırılmasında da kullanılır. Eğer kulağımızı demir yolu raylarına dayarsanız, kilometrelerce uzaktaki bir trenin yaklaşmakta olduğunu anlayabilirsiniz. Bunların nedeni, sesin ancak hava, kaya ve su gibi maddeler içinde yayılabilmesidir. Ses hava boşluğunda, örneğin uzayda yayılmaz. Uzaydan doğrudan doğruya hiçbir ses duyamazsınız. Dünya gezegenindeki tüm sesler atmosferde üretilir ve yayılır.


Kulağımız; ancak frekansı 20 ile 20.000 arasındaki sesleri duyabilir.

Gözümüz, dalga boyu 450 ile 800 arasındaki ışınları görebilir. 


Kutuplardan ekvatora doğru gidildikçe gökçe boyları kısalır.

İlk radyo 1990 yılında yapıldı.

Kıtalar arası ilk telefon konuşması 1915 yılında yapıldı.

İlk sesli filmler 1928 yılında çevrildi.


İlk TV yayınları 1940 yılında ABD’de yapıldı.

1947 yılında roket takviyeli olduğu için, sesten hızlı uçan ilk uçak yapıldı. 


İlk lazer 1960 yılında üretildi.

290 milyon kişi Facebook'ta oyun oynuyormuş (İşte İşimizin Gücümüzün Olmadığını Gösteren En Büyük GERÇEK!!!)


Üyelerine keyifli vakit geçirmeleri için yüzlerce oyun sunan Facebook, milyonlarca oyuncuya ev sahipliği yapıyor.

Oyun sektörünün dev firmalarından biri olan Electronic Arts’ın yaptığı açıklamaya göre, Facebook üzerinden tam 290 milyon kişi çevrimiçi oyun oynuyor.

2009 yılında PlayFish’i alarak Facebook dünyasında da adından söz ettiren Electronic Arts, Farmville’in üreticisi olan Zynga’nın bir adım gerisinde kalsa da şu an için Facebook’un ikinci en büyük oyun üreticisi durumunda.

Electronic Arts’ın operasyon şefi John Schappert’in açıklamasına göre, Facebook’taki 290 milyonüye ayda ortalama 3.5 saatini oyun oynayarak geçiriyor.

Schappert ayrıca, gün geçtikçe artan Facebook gelişmesine ayak uyduracaklarını belirterek, bilgisayar, konsol ve akıllı telefonlardaki başarılarını 2011 yılında Facebook oyunları için de gerçekleştireceklerini söyledi.

Sadece 3 ay içinde 322 milyon dolar zarar ettiği söylenen Electronic Arts’ın bu yıl içinde yapacağı Facebook atağını merakla bekliyoruz.